A. GENEL OLARAK KAMBİYO SENETLERİ:
Kambiyo senetleri, yukarıdaki tanımla oldukça örtüşen, ticaret hukukunda kıymetli evrakın bir alt türü olarak incelenen senetlerdir. Türk Ticaret Kanun'a göre kambiyo senetleri; poliçe, bono ve çektir. Kambiyo senetleri, ticari hayat için en vazgeçilmez unsurlardan biridir.
I. Kambiyo Senetlerinin Ortak Özellikleri:
1. Kambiyo senetleri Türk Ticaret Kanunu'nda çok sıkı şekil şartlarına tabi kılınmışlardır.
Kambiyo senetleri olan poliçe, bono ve çek sıkı şekil şartlarına bağlanmışlardır. Bunların her birine ait unsurlar kanunda tek tek sayılmıştır. Kanunun her bir tür için saydığı şekil şartlarını taşımayanlar o türden kıymetli evrak sayılmazlar.
2. Kambiyo senetleri kanunen emre yazılı sayılan senetlerdir.
Kambiyo senetleri, açıkça 'emre yazılı' ibaresi yer almasa dahi emre yazılı sayılan senetlerdir. Belirtmek gerekir ki, buna rağmen açıkça 'emre yazılı' ibaresinin yer almasında bir sakınca bulunmamaktadır.
3. Kambiyo senetleri soyut kıymetli evraklardandır.
Kambiyo senetleri, soyut kıymetli evrak olmaları sebebiyle temel ilişkideki sakatlıktan etkilenmezler. Yani temel ilişki geçersiz olsa dahi, kambiyo senetleri geçerliliklerini korumaya devam ederler.
4. Kambiyo senetleri alacak senedidirler.
Kambiyo senetleri, alacak hakkı içerirler. Bu nedenle içerdikleri hak bakımından, alacak senetleri sınıfında yer alırlar.
5. Kambiyo senetleri kurucu kıymetli evraklardır.
Kambiyo senedindeki hak, senet düzenlenmeden önce mevcut değildir. Hak, senedin düzenlemesi ile doğar.
6. Kambiyo senetlerinde imzaların bağımsızlığı ilkesi geçerlidir.
Kambiyo senetlerinde, senetteki taahhüdün geçersizliğine ilişkin def'iler ile isnat def'ileri, yalnızca bu def'ilerin nezdinde doğduğu kişilerce ileri sürülebilir. Üçüncü kişilerin imzalarının geçerliliklerii dolayısıyla sorumlulukları devam eder.
7. Kambiyo senetlerinde müteselsil sorumluluk ilkesi geçerlidir.
Kambiyo senetlerinde, senette imzası bulunan herkes, kural olarak, hamile karşı müteselsilen sorumludur. Bunu örneklendirelim.
D(düzenleyen)→→→L(lehtar)
----------
D(düzenleyen)→→→L(lehtar)
↓
↓(ciro)
↓
C1(ciro eden-ciranta)
↓
↓(ciro)
↓
↓
↓(ciro)
↓
H(hamil-senedi elinde bulunduran kişi)
Bu şablonda, düzenleyen D, L'yi lehtar göstererek bir bono düzenlemiştir. L'de bunu C1'e, C1 de H'ye ciro ile devretmiştir.
--------------
M(muhatap)→→→D(düzenleyen)
Yukarıdaki örnekte senedin asıl borçlusu düzenleyendir. D ödeme yapmaz ise hamil, hem L'ye hem de C1'e alacağın tamamı için başvurabilir.
8. Poliçede ve çekte üç taraflı, bonoda ise iki taraflı bir hukuki ilişki vardır.
Şema olarak birer örnekle gösterelim:
----------
M(muhatap)→→→D(düzenleyen)
↓
↓
↓
L(lehtar)
Bu şablonda, D, M'yi muhatap göstererek L lehine bir poliçe ve çek düzenlemiştir.
Bu şablonda, D, M'yi muhatap göstererek L lehine bir poliçe ve çek düzenlemiştir.
--------------
D(düzenleyen)→→→L(lehtar)
Poliçe ve çekte düzenleyen bizzat ödeme taahüdünde bulunmaz. Senet, muhatap tarafından özenmek üzere düzenlenir. Yani bir havale ilişkisi vardır. Muhatap ile düzenleyen arasında karşılık ilişkisi mevcutken, düzenleyen ile lehtar arasında bedel ilişkisi mevcuttur. Ancak, poliçe ve çek arasında, muhatabın kim olabileceği konusunda ciddi bir farklılık vardır. Poliçede muhatap herhangi bir kimse olabilir. Ancak çekte muhatap, yalnızca bir banka olabilir.
----------
D(düzenleyen)→→→L(lehtar)
Bu şablonda, düzenleyen D, L'yi lehtar göstererek bir bono düzenlemiştir.
--------------
Bonoda düzenleyen bizzat ödeme taahhüdünde bulunur. Yani, senet düzenleyen tarafından ödenmek üzere düzenlenir. Burada bir havale ilişki yoktur. Düzenleyen ile lehtar arasında bedel ilişkisi vardır.
9. Kambiyo senedi düzenlenmesi, kural olarak, temel ilişkiyi ortadan kaldırmaz.
Türk Borçlar Hukukunda ifa yerine edim ve ifa amacıyla edim öngörülmüştür. İfa yerine edimde borçlu, ifa yerine başka bir şeyi önerir ve alacaklı bunu kabul ederse ifa gerçekleşmiş olur ve önceki borç sona erer. Bu halde yeni edim, eski edimden az ise aradaki fark istenemez. İfa amacıyla edimde ise borçlu, alacağın tahsili amacıyla edimden başka bir şey verir. Ancak bu halde önceki edim sona ermez ve alacaklı tatmin edilene kadar temel ilişkideki hakları devam eder. Bir ifanın, ifa amacıyla mı yoksa ifa yerine geçen edim mi olduğu hususunda tereddüt olması halinde bunun ifa amacıyla edim olduğu kabul edilir. Kambiyo senedi düzenlenmesi de, kural olarak, ifa amacıyla edimdir.
Bu hususlar Türk Borçlar Kanunu m.133'de şu şekilde belirtilmiştir:
''Yeni bir borçla mevcut bir borcun sona erdirilmesi, ancak tarafların bu yöndeki açık iradesi ile olur.
Özellikle mevcut borç için kambiyo taahhüdünde bulunulması veya yeni bir alacak senedi ya da yeni bir kefalet senedi düzenlenmesi, tarafların açık yenileme iradeleri olmadıkça yenileme sayılmaz.''
Buradan hareketle, kambiyo senedi düzenlenmesi, tarafların aksi yönde açık iradeleri olmadıkça yenileme sayılmaz, dolayısıyla temel ilişkiyi de ortadan kaldırmaz.
10. Kambiyo senetlerinde alacaklı, kambiyo senedine dayanarak hakkını isteyebildiği sürece temel ilişkiye dayalı olarak talepte bulunamaz.
Aksine anlaşma olmadıkça kambiyo senedi düzenlenmesinin temel ilişkiyi ortadan kaldırmayacağı söylenmişti. Temel ilişki sona ermediğinden alacaklının, -zamanaşımı gibi- kambiyo senedine dayanarak hakkını talep edemediği hallerde, temel ilişkiye dayanarak talep bulunması olanaklıdır.
Ancak, kambiyo senedine dayalı olarak hakkın talep edilebildiği durumda, senet ibraz edilmeksizin yalnızca temel ilişkiye dayanarak alacaklının hak talep edebilmesi olanaklı değildir. Borçlu, yalnızca senedin ibrazı karşılığında ödeme yapabileceğinden, senet olmaksızın, yalnızca temel ilişkiye dayanılarak alacağı ödemesi istenen borçlu, ödemeden kaçınabilir. Esasen bu, çift taraflı ibraz kaydının bir sonucudur.
Genel olarak kambiyo senetlerine değindikten sonra, kambiyo senetleri olan poliçe, bono ve çekin ayrı ayrı irdelenmesi gerekir.
B. POLİÇE:
----------
M(muhatap)→→→→→→D(düzenleyen)
(Karşılık İliş.) ↓
↓
↓(Bedel ilişkisi)
↓
↓
↓
↓
L(lehtar)
Bu şablonda, D, M'yi muhatap göstererek L lehine bir poliçe düzenlemiştir.
Bu şablonda, D, M'yi muhatap göstererek L lehine bir poliçe düzenlemiştir.
--------------
Yukarıdaki şablona göre; D'nin, L'den 100 ton elma aldığını, M'nin de daha önceki bir ilişkiden dolayı D'ye 100.000,00 TL borçlu olduğunu varsayalım. Bu durumda, D, aldığı elmalara karşılık olarak L'yi muhatap göstererek, M'ye olan alacağının ona ödenmesini isteyebilir. Bunu, M'nin muhatap, L'nin de lehdar olduğu bir poliçe düzenlemek suretiyle sağlayabilir.
Poliçe, genellikle kredi temininde kullanılan bir kıymetli evraktır.
I. Poliçenin Unsurları(TTK m.671, 672):
Poliçenin unsurları; mutlak zorunlu unsurlar, alternatif zorunlu unsurlar ve isteğe bağlı unsurlar olmak üzere üç grupta toplanabilir.
-----------
İş bu poliçe karşılığında Mehmet KAYA'ya/Ölmez Gıda Ürünleri AŞ'ye 10.12.2018 tarihinde
(1) (2.1) (2.2)
100.000,00 TL'yi ödeyiniz.
(3)
Muhatabın Adı Soyadı(veya Ticaret Unvanı): Düzenleme T: 10.08.2018
(5) (4)
Düzenleyen : Ahmet YILMAZ
Ödeme Yeri: Düzenleyenin İmzası
(6)
Düzenleme Yeri: Konak/İZMİR
Bu örnekte poliçede bulunması gereken mutlak zorunlu unsurların altı çizilmiştir. Mutlak zorunlu unsurlar başlığı altında incelenecek olan maddelerden her biri hangi unsuru temsil ediyorsa ona göre numaralandırılmıştır.
-------------
1. Mutlak Zorunlu Unsurlar:
1.1. Poliçe İbaresi(TTK m.671/1-a):
Bir senedin poliçe sayılabilmesi için, senet metninde “poliçe” kelimesini, senet Türkçe’den başka bir dille yazılmışsa, o dilde
poliçe karşılığı olarak kullanılan kelimeyi içermek zorundadır. Bu ibare olmayan bir senet poliçe sayılamaz.
1.2. Lehtar(TTK m.671/1-f):
Poliçenin kime veya kimin emrine ödeneceği yazılmalıdır. Bu kişiye lehtar denir. Lehdar gerçek veya tüzel kişi olabilir, hukuki kişiliği olmayan topluluklar ve saire lehtar olamaz. Gerçek kişilerde isim ve soy ismin, tüzel kişilerde ise tam unvanın yazılması gereklidir. Aksi halde poliçe geçersiz olur.
Lehtarın ticaret unvanının tam olarak gösterilmemesi poliçeyi geçersiz kılar. Örneğin; yukarıdaki poliçede lehtar Ölmez Gıda Ürünleri AŞ gösterilmek isteniyor diyelim. Yalnızca Ölmez Gıda yazılması halinde poliçe geçersiz olur. Yargıtay, lehtar olan tüzel kişinin unvanı tam gösterilmemiş olsa bile, bu senedin unvanı eksik yazılan lehtar tarafından, tam unvan yazılarak ciro edilmesi(tam ciro) durumunda senetteki eksikliğin giderilmiş olacağı ve senedin geçerli hale geleceği görüşünü benimsemektedir. Bunu bir örnekle açıklayalım:
----------
''İşbu poliçe karşılığında Dilek Lokantası'na ....................................................................ödeyiniz.''
Burada tam unvan yazılmadığı için poliçe geçersizdir. Ancak senedin,
''Mehmet KAYA'ya ödeyiniz.
Dilek Lokanta
Hizmetleri AŞ
(İmza)''
şeklinde tam ciro ile devredilmesi halinde lehtarın ticaret unvanındaki eksiklik giderilmiş olacağından poliçe geçerli hale gelir.
--------------şeklinde tam ciro ile devredilmesi halinde lehtarın ticaret unvanındaki eksiklik giderilmiş olacağından poliçe geçerli hale gelir.
1.3. Kayıtsız Şartsız Bir Bedelin Ödenmesi Konusunda Havale(TTK .671/1-b):
---------
''................................ 100.000,00TL'yi ödeyiniz.''
---------
''................................ 100.000,00TL'yi ödeyiniz.''
----------
Poliçenin bir havale ilişkisi olduğunu belirtmiştik. Bu havalenin kayıtsız ve şartsız olması gerekir. Ödeme konusundaki havalenin şarta bağlanması halinde (söz gelimi; ''100.000,00 TL'yi kömürlerin teslimi gerçekleşirse ödeyiniz.'') poliçe gerçersiz olur. Çünkü bu halde ödeme belirliğini kaybeder.
Poliçedeki bedelin hem TL hem de yabancı para olarak kararlaştırılabilmesi olanaklıdır. Bedel, belli miktardaki yabancı para karşılığında TL olarak ya da belli miktarda TL karşılığında yabancı para olarak kararlaştırılabilir (''....50.000,00 USD karşılığı TL ödeyiniz.'').
Bedelde birden fazla tür de kararlaştırılabilir (''....10.000,00 USD ve 40.000,00 TL ödeyiniz.''). Ancak seçimlik bedel kararlaştırılamaz. Örneğin; ''....10.000,00 USD veya 40.000,00 TL ödeyiniz.'' şeklindeki havale seçimlik bedel içerdiğinden poliçeyi geçersiz kılar.
Bir para birimi değil fakat bir mal olduğu için altın, bedel olarak gösterilememekle birlikte, belli bir miktar altın karşılığı TL veya yabancı paranın bedel olarak poliçede gösterilmesi olanaklıdır (''.....10 Cumhuriyet Altını karşılığı TL ödeyiniz.'').
TTK m.676/1'e göre; bedel hem yazıyla hem rakamla gösterilmişse ve bunlar birbirinden farklı ise yazı ile yazılan bedele üstünlük tanınır. Örneğin; ''..............100.000/bin TL ödeyiniz.'' yazılması durumunda bin TL baz alınır. Bu hüküm ile rakamlarda yapılacak olan olası tahrifatların vereceği zararların önüne geçilmiş olur.
TTK m.676/2'ye göre; bedel yalnız yazıyla veya yalnız rakamla birden çok kez gösterilip bunlar birbirinden farklı ise en az olan bedel dikkate alınır.
1.4 Düzenleme Tarihi(TTK m.671/1-g):
-----------
''...........100.000,00 TL'yi ödeyiniz. 10.08.2018''
-----------
Poliçenin geçerli olabilmesi için muhakkak düzenleme tarihi yazılmalıdır. Düzenleme tarihi olarak yazılacak ibarenin ise takvimde belirli bir güne denk gelmesi gerekmektedir. Bu '10.08.2018' gibi tarihin açıkça yazılması şeklinde olabileceği gibi '2018 Yılı Ramazan Bayramı Birinci Günü' veya '2018 Yılı Cumhuriyet Bayramı' gibi o günün takvimde tespit edilmesine yarar bir bilgi şeklinde de olabilir.
Kesin bir gün belirtmeyen, '2018 Yılı Kurban Bayramı (kurban bayramı bir kaç sürdüğü için belirlilik kaybolur)', 2018 Yılı Hasat Zamanı gibi ibareler poliçeye düzenleme tarihi olarak yazılamaz. Aksi halde poliçe geçersiz olur.
1.5. Muhatabın Adı-Soyadı veya Ticaret Unvanı(TTK m.671/1-c):
Poliçenin varlığı için bir muhatabın yer alması zorunludur. Ancak; poliçe düzenlenirken muhatabın rızası aranmadığı gibi gerçekte var olup olmaması da poliçenin geçerli olarak düzenlenmesi açısından önem arz etmez. Muhatap ancak poliçeyi kabul ettiğinde ondan sorumlu olacaktır. Bu nedenle poliçe düzenlenirken muhatabın imzası aranmaz.
Muhatabın gerçek kişi olduğu hallerde adının ve soyadının, tüzel kişi olduğu hallerde de ticaret unvanının tam olarak yazılması gerekmektedir.
1.6. Düzenleyenin İmzası(TTK m.671/1-h):
TTK m.671/1-h'ye göre poliçede düzenleyenin imzasının bulunması zorunludur. Aksi halde poliçe geçersizdir. İmzanın bulunması zorunlu olmakla birlikte, poliçede düzenleyenin ad ve soyadının veya ticaret unvanının bulunması gerekmez. Teorik olarak gerekmese de, uygulamada herhangi bir problem yaşanmaması adına, düzenleyenin ad, soyad ve T.C. kimlik numarasının, tüzel kişilerde de tam ticaret unvanı ile mersis veya vergi numarasının yazılması faydalı olacaktır.
Poliçeye düzenleyen tarafından atılacak imzanın ıslak imza olması gereklidir. Mühür, elektronik imza ve saire yollarla atılacak olan imzalar poliçeyi geçersiz kılar.
Ticari temsil dışındaki temsilde, temsilcinin kambiyo senedi düzenleyebilmesi için özel yetkisinin olması gerekir. Vekil aracılığı ile kambiyo senedi düzenlenmesinde ise ticari vekil olsun veya olmasın özel yetki gerekir. Yetkisiz olarak senet düzenleyenin bu senetten bizzat sorumlu olacağı KIYMETLİ EVRAK HUKUKU - BİRİNCİ BÖLÜM başlıklı yazımızda anlatılmıştı.
2. Alternatif Zorunlu Unsurlar:
Alternatif zorunlu unsurların varlığı, poliçenin varlığı için şart koşulmuş olmakla birlikte eksik olmaları halinde poliçe mutlak anlamda geçersiz sayılmaz. Bunların eksikliği TTK m. 672/2,3,4'e göre giderilebilir. Bu nedenle alternatif zorunlu unsur denmektedir.
Alternatif zorunlu unsurlar, düzenleme yeri, ödeme yeri ve vadedir.
2.1 Düzenleme Yeri (TTK m.671/1-g):
Kural olarak poliçeye düzenleme yerinin yazılması gerekir. Ancak, poliçede düzenleme yeri gösterilmediği durumlarda düzenleyenin adı yanında gösterilen yerde düzenlenmiş sayılır (TTK m.672/4)
Düzenleyenin ismi yanında gösterilen yer muhakkak bir idari birim olmalıdır. İdari birimden kasıt köy, ilçe veya ildir. İdari birim olarak kabul edilen yerler dışındaki yerler düzenleme yeri olarak kabul edilmez. Örneğin; İnciraltı, Alsancak vs. yazılamaz.
İdari birimler, karışıklığa yer vermeyecek şekilde ve açıkça anlaşılmak koşuluyla kısaltılarak yazılabilir. İst, G.antep, K.maraş, D.bakır gibi. Örneğin, İzm. ibaresi hem İzmir hem de İzmit olarak anlaşılabileceğinden geçerli bir idari birim olarak kabul edilemez.
2.2. Ödeme Yeri (TTK m.671/1-e):
Poliçede ödeme yerinin gösterilmesi zorunludur. Ancak, poliçede ödeme yeri gösterilmediği hallerde muhatabın adı yanında gösterilen yer ödeme yeri sayılır (TTK m.672/3).
Bu yerin idari birim olarak gösterilmesi gerektiğine ilişkin olarak Düzenleme Yeri başlığında yaptığımız açıklamalarıma atıf yapıyoruz.
2.3 Vade (TTK m.671/1-d):
Alternatif zorunlu unsur olarak vadeden bahsetmeden önce, tarafların poliçede öngörülebilecek vade çeşitlerine değinmek istiyoruz. TTK m. 703/1, poliçede dört farklı vade çeşidi kararlaştırılabileceğini öngörmüştür. Vadesi bu çeşitlerden farklı olarak veya birbirini takip eden çeşitli vadeleri gösteren poliçeler geçersizdir (TTK m.703/2). Poliçede kararlaştırılabilecek vadeler şunlardır:
a) Belirli gün vadeli poliçe(TTK m.703/1-d):
Bu tür vadeli poliçede vade, belirli bir güne denk gelecek şekilde belirlenecektir. Örneğin; bu '10.08.2018' gibi tarihin açıkça yazılması şeklinde olabileceği gibi '2018 Yılı Ramazan Bayramı Birinci Günü' veya '2018 Yılı Cumhuriyet Bayramı' gibi o günün takvimde tespit edilmesine yarar bir bilgi şeklinde de olabilir.
Kesin bir gün belirtmeyen, '2018 Yılı Kurban Bayramı (kurban bayramı bir kaç sürdüğü için belirlilik yoktur)', '2018 Yılı Hasat Zamanı' gibi ibareler poliçeye vade olarak yazılamaz. Gösterilen vadenin belirli bir güne denk gelmediği bu hallerde poliçe geçersizdir.
Burada önem arz eden şey, 30 gün çeken aylarda ayın 31'inin, 28 veya 29 çeken aylarda ise ayın 30 veya 31'inin vade olarak gösterilmesi halinde ne olacağıdır. Yargıtay'a göre; bir yılda bazı aylar 30 veya 31 çekebildiğinden tarafların daha kısa süre çeken aylarda -yanılarak- bu tarihleri yazmaları senedi geçersiz hale getirmemelidir. Bu durumda tarafların gerçek iradelerinin o ayın son gününün vade olarak gösterilmesine yönelik olduğu anlaşılmalıdır. Bu nedenle, 30 çeken bir ayda vadenin o ayın 31'i olarak yazılması senedi geçersiz hale getirmez, vadenin ayın 30'unda geldiğinin kabulü gerekir. Ancak takvimde hiç bir ayın sürmediği bir tarihin yazılması vadeyi ve dolayısıyla poliçeyi geçersiz kılar. Örneğin; takvimde hiç bir ay 32 gün sürmemektedir. Bu nedenle 32.03.2018 şeklinde yazılan bir vade senedi geçersiz kılar.
Burada önem arz eden şey, 30 gün çeken aylarda ayın 31'inin, 28 veya 29 çeken aylarda ise ayın 30 veya 31'inin vade olarak gösterilmesi halinde ne olacağıdır. Yargıtay'a göre; bir yılda bazı aylar 30 veya 31 çekebildiğinden tarafların daha kısa süre çeken aylarda -yanılarak- bu tarihleri yazmaları senedi geçersiz hale getirmemelidir. Bu durumda tarafların gerçek iradelerinin o ayın son gününün vade olarak gösterilmesine yönelik olduğu anlaşılmalıdır. Bu nedenle, 30 çeken bir ayda vadenin o ayın 31'i olarak yazılması senedi geçersiz hale getirmez, vadenin ayın 30'unda geldiğinin kabulü gerekir. Ancak takvimde hiç bir ayın sürmediği bir tarihin yazılması vadeyi ve dolayısıyla poliçeyi geçersiz kılar. Örneğin; takvimde hiç bir ay 32 gün sürmemektedir. Bu nedenle 32.03.2018 şeklinde yazılan bir vade senedi geçersiz kılar.
b) Düzenleme tarihinden belli bir süre sonra ödenecek vadeli poliçe (TTK m.703/1-c):
Bu tür vadeli poliçede taraflar vade olarak belirli bir gün kararlaştırmaz, sadece vadenin düzenleme tarihinden ne kadar süre sonra ödeneceği belirtilmekle yetinilir. Belirtmek gerekir ki bu halde de vade takvimde belirli bir güne denk gelir. Ancak taraflar vadeyi o belirli gün şeklinde değil, fakat düzenleme tarihinden belli bir süre sonra olacak şekilde gösterir.
-------
''............................100.000,00TL'yi düzenleme tarihinden 3 ay (veya 40 gün sonra, bir yıl sonra vs. şeklinde de yazılabilir) sonra ödeyiniz. 10.08.2018''
---------
Düzenleme tarihinden belli bir süre sonra şeklinde kararlaştırılmış bir vadenin, takvimde var olmayan bir tarihe denk gelmesi mümkündür. Bu durumunda ayın son günü vade olarak kabul edilir. Örneğin; 31.01.2015 tarihinde düzenlenen bir poliçenin vadesinin düzenleme tarihinden 3 ay sonra şeklinde kararlaştırılması halinde vade 31.04.2015 tarihine denk gelir. Nisan ayı 30 çektiği için, 31.04.2015 olan vade takvimde var olmayan bir tarihe denk gelmiştir. Bu durumda vade ayın son günü kabul edilir.
c) Görüldüğünden belli bir süre sonra ödenecek vadeli poliçe (TTK m.703/1-b):
Bu tür vadeli poliçede taraflar vade olarak belirli bir gün kararlaştırmaz, sadece vadenin görüldükten ne kadar süre sonra ödeneceği belirtilmekle yetinilir. Belirtmek gerekir ki bu halde de vade takvimde belirli bir güne denk gelir. Ancak taraflar vadeyi o belirli gün şeklinde değil, fakat görüldükten belli bir süre sonra olacak şekilde gösterir. Senedin görüldükten belli bir süre sonra ödenmesinden kasıt muhatabın senedi gördükten sonrasıdır.
----------
''.........................100.000,00 TL'yi görüldükten 3 ay (veya 40 gün sonra, bir yıl sonra vs. şeklinde de yazılabilir) sonra ödeyiniz. 10.08.2018''
----------
Görüldükten belli bir süre sonra şeklinde kararlaştırılmış bir vadenin, takvimde var olmayan bir tarihe denk gelmesi mümkündür. Bu durumunda ayın son günü vade olarak kabul edilir. Örneğin; 31.01.2015 tarihinde görülen bir poliçenin vadesinin görüldükten 3 ay sonra şeklinde kararlaştırılması halinde vade 31.04.2015 tarihine denk gelir. Nisan ayı 30 çektiği için, 31.04.2015 olan vade takvimde var olmayan bir tarihe denk gelmiştir. Bu durumda vade ayın son günü kabul edilir.
Görüldükten belirli bir süre sonra ödenecek bir poliçenin vadesi, kabul
şerhinde yazılı tarihe veya protesto tarihine göre belirlenir. Kabul şerhinde tarih gösterilmemiş ve protesto da çekilmemiş olursa poliçe, kabul
eden hakkında, kabule ibraz için öngörülmüş bulunan sürenin son günü kabul edilmiş sayılır.
Senette yalnızca belirli bir süre sonra ödeneceği yazılıysa, bunun görüldükten mi yoksa düzenlendikten sonra mı ödeneceği belirtilmelidir. Aksi halde poliçe geçersiz olur.
d) Görüldüğünde ödenecek vadeli poliçe (TTK m.703/1-a):
Taraflar poliçenin görüldüğünde ödenmesini kararlaştırabilirler. Bu durumda poliçe, görüldüğünde ödenecek vadeli poliçe olur.
Yukarıda belirtildiği gibi poliçede vade, alternatif zorunlu unsurdur. Buna göre; taraflar poliçenin ne zaman ödeneceğini yani vadesini poliçeye yazmalıdır. Ancak, poliçeye vadesinin yazılmaması halinde, o poliçe görüldüğünde ödenecek vadeli poliçe sayılır (TTK m.672/2).
Görüldüğünde ödenmek üzere düzenlenen poliçe ibrazında ödenir. Böyle bir poliçenin düzenlenme gününden itibaren bir yıl içinde ödenmesi için ibrazı gerekir. Düzenleyen bu süreyi kısaltabileceği gibi, daha uzun bir süre de belirleyebilir. İbraz süreleri cirantalar tarafından kısaltılabilir. Düzenleyen, görüldüğünde ödenecek bir poliçenin belirli bir günden önce ödenmek üzere ibraz edilmeyeceği hakkında şart koyabilir. Bu takdirde ibraz süresi o tarihten başlar.
Görüldüğünde ödenecek vadeli poliçede alacaklı -kural olarak- belli bir vadeyi beklemeksizin muhataba ödeme için başvurabildiği için, bu vadeli poliçe tedavül gücü en yüksek poliçedir. Alacaklı yalnızca ödeme için ibrazla mükelleftir ve poliçe görülür görülmez ödeme yapılır. Bunun istisnası, düzenleyenin belirli bir günden önce ödenmek üzere ibraz edilemeyeceği yönünde koyduğu şart oluşturur. Bu durumda ibraz için o gün beklenir ve poliçe ibrazında ödenir.
Vadenin belirlenmesine esas sürelerin hesabı TTK 706. maddesine göre yapılır. Buna maddeye göre:
''Düzenlenme gününden veya görüldükten bir veya birkaç ay sonra ödenmek üzere düzenlenen bir poliçenin vadesi, ödemenin yapılması gereken ayın o günün karşılığı olan gününde gelmiş olur. Karşılığı olan gün bulunmadığı takdirde vade o ayın son günü gelmiş olur.
Bir poliçe, düzenlenme gününden veya görüldükten bir buçuk ay veya birkaç ay veya yarım ay sonra ödenmek üzere düzenlendiği takdirde, ilk önce tam aylar hesap edilir.
Vade olarak bir ayın başı, ortası veya sonu gösterilmişse, bunlardan ayın birinci, onbeşinci ve sonuncu günleri anlaşılır.
“Sekiz gün” veya “onbeş gün” ibarelerinden bir veya iki hafta değil, gerçek olarak sekiz veya onbeş günlük bir süre anlaşılır.
“Yarım ay” ibaresi onbeş günlük bir süreyi ifade eder.''
3. İsteğe Bağlı Kayıtlar:
İsteğe bağlı kayıtlar varlığı veya yokluğu senedin geçerliliğine etki etmeyen, konulması tarafların isteğine bağlı olan fakat hukuki sonuçları olan kayıtlardır.
3.1 Bedeli Malen/Nakden Alınmıştır Kaydı:
''İşbu bu poliçenin ibrazı karşılığında ...............................ödeyiniz. 10.08.2018 Bedeli Malen (veya nakden alındıysa nakden yazılabilir) Alınmıştır.''
Bir poliçeye 'bedeli malen alınmıştır' kaydı konulması halinde, senedi düzenleyen kişinin senet karşılığında mal aldığına karinedir. Bu kayıt poliçeyi düzenleyen ile lehtar arasında bir borç ilişkisinin varlığını gösterir. Bu tür kayıtlar temel ilişkinin ispatı açısından önem taşırlar. Aynı şekilde 'bedeli nakden alınmıştır' kaydı da düzenleyenin poliçenin karşılığında bedeli nakit olarak aldığına karine teşkil eder.
Bedeli malen/nakden alınmıştır kaydının aksini iddia eden bu iddiasını ispat edebilir. Burada kesin bir karine yoktur. Örneğin, 'bedeli malen alınmıştır' ibaresi bulunan bir poliçede bedeli malen almadığını iddia eden düzenleyen(borçlu), bu iddiasını ispatla mükelleftir. Ancak alacaklı, malen alınmıştır kaydına rağmen bu senedin bedelinin nakden alındığını iddia ederse, bu halde ispat yükü yer değiştirir ve alacaklı senedin bedelinin nakden alındığını ispat etmek zorunda kalır. Alacaklı bu iddiasına rağmen bedelin nakden alındığını ispat edemez ise mahkeme senedin bedelsiz kaldığına hükmeder. Dolayısıyla bedeli malen veya nakden alınmıştır kaydı içeren bir senedin alacaklısı, elinde ispata elverişli delil olmadığı sürece aksini iddia etmemelidir. Nitekim bedelin malen ve ya nakden alınmadığını ispat yükü borçludadır.
3.2 Menfi Emre Kaydı(TTK m.681/2):
Bir önceki yazımız'dan belirtiğimiz üzere, poliçe kanunen emre yazılı sayılan senetlerdendir. Ancak tarafların, senedi nama yazılı olarak düzenlemesi olanaklıdır. Bu durumda menfi emre kaydı dediğimiz ''Bu senet emre değil nama yazılıdır.'' şeklindeki bir kayıt ile poliçe nama yazılı hale getirilebilir. TTK m.681/2'de bu husus şöyle ifade edilmiştir: ''Düzenleyen, poliçeye “emre yazılı değildir” ibaresini veya aynı anlamı ifade eden bir kaydı koymuşsa, poliçe ancak alacağın temliki yoluyla devrolunabilir ve bu devir alacağın temlikinin hukuki sonuçlarını doğurur.''
3.3 Faiz Kaydı(TTK m.675):
Anapara faizine ilişkin kayıt, görüldüğünde veya görüldüğünden belli bir süre sonra ödenecek vadeli poliçelere konabilir (TTK m.675/1). Düzenleme tarihinden belli bir süre sonra ödenecek vadeli poliçeler ile belirli bir gün vadeli poliçelere yazılan ana para faiz kaydı yazılmamış sayılır.
Görüldüğünde veya görüldükten belli bir süre sonra ödenecek vadeli poliçelere ana para faiz kaydı koymak caiz olmakla birlikte, anapara faiz oranının poliçede açıkça belirtilmesi gerekir. Aksi halde faiz kaydı yazılmamış sayılır (TTK m.675/2).
Başka bir gün gün belirtilmedikçe anapara faizi, poliçenin düzenlenme tarihinden itibaren başlar (TTK m.675/3).
TTK m.675'in anapara faizine getirdiği düzenlemenin aksine; temerrüt faizine ilişkin kayıt her türlü vadeli poliçelere konabilir. Yani, görüldüğünde ödenecek, görüldükten belli bir süre sonra ödenecek, düzenleme tarihinden belli bir süre sonra ödenecek veya belirli bir gün vadeli poliçelere temerrüt faizi kaydı yazılması geçerlidir. Burada ticari iş söz konusu olduğu için Türk Borçlar Kanunu'ndaki faize ilişkin kısıtlamalar geçerli değildir. Taraflar diledikleri oranı belirlemekte serbesttirler.
3.4 Düzenleyenin Kabul Etmemeden, Cirantanın Kabul Etmemeden ve Ödememeden Sorumsuzluğu kaydı:
Düzenleyen -kural olarak- poliçenin muhatap tarafından kabul edilmemesinden veya ödenmemesinden sorumludur. Kural bu olmakla birlikte düzenleyen poliçeye, poliçenin kabul edilmemesinden sorumlu olmadığına ilişkin kayıt koyabilir. Ancak düzenleyen, poliçenin ödenmemesinden sorumlu olmadığına ilişkin kayıt koyamaz, bu kayıt yazılmamış sayılır (TTK m.679).
Düzenleyenin kabul etmemeden sorumsuzluk kaydı koyduğu durumda hamil, vade tarihi gelene kadar düzenleyene başvuramaz. Düzenleyen böyle bir kayıt koymamış olsaydı, muhatabın poliçeyi kabul etmemesi durumunda hamil -vadeyi beklemeksizin- müteselsil borçlulara başvurabiliyordu.
Ciranta ödememe veya kabul etmemeden sorumsuzluk kaydı koymamış ise hem ödememeden hem de kabul etmemeden sorumludur (TTK m.685/1: Aksi şart edilmedikçe, ciranta poliçenin kabul edilmemesinden ve ödenmemesinden sorumludur.).
Cirantalar da, düzenleyen gibi, poliçeye kabul etmemeden sorumsuzluk kaydı koyabilirler. Fakat cirantalar, düzenleyenden farklı olarak, ödememeden sorumsuzluk kaydı koyabilirler. Bu kayıt geçerlidir. Cirantanın kabul etmemeden sorumsuzluk kaydı koyduğu durumda, senet muhatap tarafından kabul edilmez ise hamil vadeye kadar cirantaya başvuramaz. Cirantanın ödememeden sorumsuzluk kaydı koyduğu durumda, muhatabın senedi ödememesi halinde hamil, cirantaya başvuramaz ve cirantanın senetten doğan sorumluluğu ortadan kalkar.
----------
M(muhatap)→→→→→→D(düzenleyen)
(Karşılık İliş.) ↓
↓
↓(Bedel ilişkisi)
↓
↓
↓
↓
L(lehtar)
↓
↓
↓
C1(ciranta)
↓
↓
↓
C2(ciranta)
↓
↓
↓
H(hamil)
Bu şablonda, D, M'yi muhatap göstererek L lehine bir poliçe düzenlemiştir. L, C1; C1, C2'ye; C2 de H'ye senedi ciro etmiştir. Poliçenin düzenleme tarihi: 10.08.2016, hamile cirosu 10.10.2016, kabule arzı 11.10.2016 ve vadesi de 10.12.2016 diyelim.
--------------
Normal şartlarda; Hamil, 11.10.2016'da poliçeyi muhataba kabule arz ettiğinde, muhatap poliçeyi kabul etmez ise hamil, vade tarihi olan 10.12.2016 beklemeksizin derhal müteselsil başvuru borçluları olan D, L, C1, C2'ye senedin ödenmesi için başvurabilir. Ancak düzenleyenin, kabul etmemeden sorumsuzluk kaydı koyması ve muhatabın poliçeyi kabul etmemesi halinde hamil, vade tarihi olan 10.12.2016 tarihine kadar senedin ödenmesi için düzenleyene başvuramaz. Eğer C1 veya C2 de kabul etmemeden sorumsuzluk kaydı koymuş ise aynı durum onlar için de geçerlidir. Ancak eğer C1 veya C2 senedin ödenmemesinden sorumsuzluk kaydı koymuş ise, muhatabın senedi ödememesi halinde, vade gelmiş olsa dahi hamil, bu kaydı koyan cirantaya senedin ödenmesi için başvuramaz.
3.5 Kabule Arz Yasağı veye Kabule Arz Şartı(TTK m.692, 693):
Düzenleyen, bir süre belirleyerek veya belirlemeden poliçenin kabule arz edilmesini şart koşabilir. Düzenleyen, üçüncü bir kişinin yerleşim yerinde veya muhatabın yerleşim yerinden başka bir yerde ya da görüldükten belirli bir süre sonra ödenmesi gereken poliçeler hariç olmak üzere, poliçenin kabule arzını menettiğini poliçeye yazabilir. Düzenleyen, poliçenin belirli bir tarihten önce kabule arz edilmemesini de şart koşabilir. Düzenleyen, poliçenin kabule arzını menetmiş olmadıkça, bir süre koyarak veya koymayarak, her ciranta poliçenin kabule arzını şart koşabilir (TTK m.692).
Görüldükten belirli bir süre sonra ödenmesi şart kılınan poliçelerin, düzenlenme gününden itibaren bir yıl içinde kabule arz edilmesi gerekir. Düzenleyen bu süreyi kısaltabileceği gibi, daha uzun bir süre de şart koşabilir. Cirantalar kabule arz sürelerini kısaltabilirler (TTK m.693).
Bu kayıtlar ileride ayrıntılı olarak inceleneceğinden şimdilik bu açıklamalarımızla yetiniyoruz.
3.6 Cirantanın Ciroyu Yasaklaması(TTK m.685/2):
Cirantalar, kural olarak, senet kendisine sonradan devredilmiş olan herkese karşı sorumludurlar. Ancak bir cirantanın poliçenin cirosunu yasaklaması halinde bu ciranta, senedi devrettiği kişiden sonra gelen senet hamillerine karşı sorumlu değildir (TTK m685/2).
----------
M(muhatap)→→→→→→D(düzenleyen)
↓
↓
↓
↓
↓
↓
↓
L(lehtar)
Bu şablonda, D, M'yi muhatap göstererek L lehine bir poliçe düzenlemiştir. L, C1'e; C1 ise H'ye devretmiştir.
↓
↓(ciro edilemez kaydı ile devir)
↓
↓(ciro edilemez kaydı ile devir)
↓
C1(ciranta)
↓
↓
↓
↓
↓
H(lehtar)
Bu şablonda, D, M'yi muhatap göstererek L lehine bir poliçe düzenlemiştir. L, C1'e; C1 ise H'ye devretmiştir.
--------------
Yukarıdaki örnekde L'nin senedi ciro edilemez kaydı koyarak C1'e devrettiğini düşünelim. Normal şartlarda senedin ödenmemesinden dolayı H'ye karşı sorumlu olan L, ciro edilemez kaydına rağmen senet C1 tarafından H'ye devredildiği için H'ye karşı sorumlu değildir.
Bu durum cirantanın koyduğu ciro edilemez kaydı için geçerlidir. Bir önceki yazımızda belirttiğimiz üzere, düzenleyenin koyduğu ciro edilemez kaydı, senedi nama yazılı hale getirir ve sonuçları açısından cirantanın koyduğu ciro edilemez kaydından ayrılır.
3.7 Yetki Kaydı:
Hukuk Muhakemeleri Kanunu'na göre, kamu tüzel kişileri ile tacirler, kesin yetki halleri olmayan durumlarda, yetki sözleşmesi yapabilirler. Yetki sözleşmesine ilişkin kayıtların poliçeye konulabilmesi olanaklıdır. Ancak yetki anlaşmasının senedi sonradan devralan kişilere karşı ileri sürülebilmesi için bu kişilerin de kamu tüzel kişisi veya tacir olmaları gerekir.
3.7 Teminat Kaydı:
Bu kayıt, önemi sebebiyle, bonoyu işleyeceğimiz kısımda ayrıntılı olarak ele alınacaktır. Şimdilik bir poliçenin teminat amacıyla düzenlebileceğini belirtmekle yetiniyoruz.
4. Yazılmamış Sayılan Kayıtlar:
Bu başlık altında inceleyeceğimiz kayıtlar senedi geçersiz hale getirmez, yalnızca yazılmamış sayılırlar.
4.1 Düzenleyenin Poliçenin Ödenmemesinden Sorumsuzluğu Kaydı (TTK m.679/2):
Yukarıda belirtiğimiz üzere, düzenleyen poliçenin ödenmemesinden sorumlu olmadığını yazamaz. Yazması halinde bu kayıt yazılmamış sayılır (TTK m.679/2).
4.2 Manevi Tazminat Kaydı:
Poliçeye konulacak, manevi tazminatla ilgili her türlü kayıt yazılmamış sayılır.
4.3 Cezai Şart Kaydı:
Poliçeye cezai şart kaydı konulamaz. Bu kayıtlar yazılmamış sayılır.
4.4 Muacceliyet Kaydı:
Muacceliyet kaydı, taraflar arasında mevcut olan poliçelerden vadesi gelenin ödenmemesi halinde vadesi gelmemiş olanların da muacceliyet kesbedeceğine ilişkin kayıtlardır. Muacceliyet kaydının poliçeye yazılması caiz olmayıp, bu kayıtlar yazılmamış sayılırlar. Ancak ayrı bir anlaşma ile muacceliyet şartı kararlaştırılması geçerlidir.
4.5 Görüldüğünde Veya Görüldükten Belli Bir Süre Sonra Ödenecek Vadeli Poliçeler Dışındaki Poliçelere Yazılmış Ana Para Faiz Kaydı (TTK m.675/1):
Yukarıda belirtildiği üzere, poliçelerde anapara faiz kaydı, yalnızca görüldüğünde veya görüldükten belli bir süre sonra ödenecek vadeli poliçelere konabilir. Bu nedenle belli bir süre vadeli poliçeler ile düzenleme tarihinden belli bir süre sonra ödenecek vadeli poliçelere konacak anapara faiz kayıtları yazılmamış sayılır.
4.6 Faiz Oranı Belirtilmeyen Anapara Faiz Kayıtları (TTK m.675/2):
Poliçeye konacak olan anapara faizine ilişkin kayıtta oran belirtilmesi gerekir. Aksi halde anapara faiz kaydı yazılmamış sayılır.
5. Poliçeyi Geçersiz Kılan Kayıtlar:
5.1 Poliçedeki Havalenin Şarta Bağlanması:
Kayıtsız şartsız bir bedelin ödenmesi konusundaki havalenin poliçenin mutlak zorunlu unsuru olduğu açıklanmıştı. Poliçedeki havalenin şarta bağlanmasına ilişkin kayıtlar poliçeyi geçersiz kılar.
-------
''..................................100.000,00TL'yi 10.10.2016 tarihli sözleşmeye göre elmalar teslim edilirse ödeyiniz. 10.11.2016''
-------
Yukarıda altı çizi kayıt poliçedeki havaleyi şarta bağladığı için poliçe geçersiz olur.
5.2 Taksitle Ödeme Kaydı:
Poliçedeki bedelin taksitle ödenmesine ilişkin kayıtlar poliçeyi geçersiz kılar. Taraflar bedelin taksitler halinde ödenmesini istiyorlarsa bunu, istetiği taksit miktarlarının bedel olarak yazıldığı farklı vade tarihli farklı poliçeler düzenlemek suretiyle gerçekleştirebilirler.
-------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Bu yazımızda genel olarak kambiyo senetlerinde, poliçeden ve poliçenin unsurlarından bahsettik. Bir sonraki yazımızda açık ve eksik poliçeden, poliçenin devrinden, poliçede cirodan, poliçenin kabulünden, aval(kefalet)den ve poliçenin ödenmesinden bahsedeceğiz. Tüm okuyuculara faydalı olması dileklerimizle.
Kerem ÖLMEZ
Temmuz 2018
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder